BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Funda IŞIK
ŞEKER BAĞIMLILIĞI, ŞEKERİN BAĞIMLILIK YAPMA NEDENLERİ VE ETKİ MEKANİZMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
 
Giriş: Son yıllarda şeker ve şekerli besinlerin tüketimi gittikçe artmaktadır. Amerika'da 1961-2000 yılları arasında artan yüksek fruktozlu mısır şurubu ve fruktoz alımı ile birlikte obezite prevelansında artış olduğu görülmektedir. Bununla birlikte obezite, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklarda da artış olmaktadır (Swarna Nantha, 2014). Sağlık otoriteleri şeker tüketimi ile ilgili çeşitli sınırlar belirlemişlerdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) şekerden gelen enerjinin toplam enerjinin %10'undan az olması gerektiğini belirtmiştir. Amerikan Kalp Derneği (AHA) şeker tüketimini erkekler için maksimum 150 kkal/gün ve kadınlar için maksimum 100 kkal/gün olarak belirlemiştir. Türkiye'ye Özgü Beslenme Rehberi'nde ise toplam enerjinin %10'undan az olması gerektiği fakat %5'in altında tutmanın tercih edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Lezzetli olarak algılanan şekerli besinler, açlık-tokluk sinyallerini etkilemektedir. Bu besinlerin tüketimi tokluk sinyallerini ve ödül mekanizmasını etkilemektedir. Bu durum yeme isteğinin artmasıyla birlikte bağımlılığın oluşmasına etki eder. Amaç: Bu derlemenin amacı, şeker bağımlılığını tanımlamak, şekerin bağımlılık yapma nedenlerini ve etki mekanizmasını açıklamaktır. Yöntem: Bu derleme çalışması, Kastamonu Üniversitesi veri tabanında "şeker bağımlılığı", "besin bağımlılığı" ve "ödül mekanizması" anahtar kelimelerinin Türkçe ve İngilizce olarak taranması sonucu belirlenen son 10 yıl içerisinde yayınlanmış çalışmaların derlenmesiyle oluşturulmuştur. Bulgular: "Yeme Bağımlılığı" kavramı ilk kez 1956 yılında kullanılmıştır. Tanı kriterleri; olumsuz sonuçlara rağmen yemeye devam etmek, sürekli ısrarla yeme isteği, bu isteği durdurmak için yapılan başarısız girişimler ve aşırı yeme sonucunda görülen fonksiyon bozukluklarıdır. Yeme bağımlılığına yol açan besinler şeker ve yağ içeriklerinden dolayı lezzetli olarak kabul edilen tatlılar, nişastalı besinler, tuzlu aparatifler, yağlı yiyecekler ve şekerli içecekler olmak üzere 5 grup ve 21 besin olarak tanımlanmıştır. Şekerli ve yağlı besinler lezzetli besinler olarak algılanır. Şeker ve yağ içeriği yüksek olan lezzetli besinler açlık-tokluk sinyallerini etkilemektedir. Bu besinlerin tüketimi tokluk sinyallerine verilen yanıtın körelmesine neden olmakta ve ödül mekanizmasını harekete geçirmektedir. Bu durum yeme isteğinin artmasıyla birlikte bağımlılığın oluşmasına etki eder. Bilişsel sürece zarar verecek şeker tüketim miktarını belirlemek için yapılan hayvan deneylerinin derlendiği bir çalışmada, kognitif sürece zarar vermeyecek en yüksek doz net bir şekilde belirlenememiştir. Ayrıca doz, kognitif sürecin hangi aşamasına etki edeceğine göre değişiklik gösterebilir. Bunun yanında şekerin diyetteki oranı ve verilme süresi de etkileyen faktörlerdir. Şekerli tadın ve lezzetin bağımlılık benzeri yeme davranışları üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir. Yüksek şeker tüketimi aşerme ve ödül hissi yaratarak ilaç bağımlılığı ile benzer nörolojik etkileri göstermektedir. Şekerin bağımlılık yapıcı etki gösterme sebepleri: kolaylıkla emilen beyaz şeker kristal yapısından dolayı uyuşturucu veya kimyasal gibi davranması, alkol, tütün, kokain, nikotin, çay, kahve ve çikolata gibi alışkanlıkla birlikte şekillenmesi, ödül ve aşerme mekanizmasına etkisinin bağımlılık yapıcılarla karşılaştırılabilir olması, ruh halini değiştirmesi, ödül ve zevki uyarması, uyuşturucu benzeri psikoaktif etkiler göstermesi ve bağımlılıkta görülen aşerme ve yoksunluk belirtilerinin görülebilmesidir. Ödül mekanizması bağımlılık mekanizmasını açıklamak açısından önemlidir. Ödül mekanizması, ödül temelli öğrenmeyi motive eder, hedefe yönelik davranışların geliştirilmesini sağlar ve besin alımına yanıt verir. Ödüle karşı sinyaller dopamin aracılığıyla taşınır. Nükleus akkumbens ödül ve bağımlılık merkezidir. Dopamin nükleus akkumbens üzerinde etki ederek hedonik şeker tüketimini uyarır. Kokain, eroin ve şeker ödül mekanizması üzerinde benzer etkiler göstermektedir. Şeker tüketiminin bağımlılık yapıcı özelliğini açıklayan diğer bir mekanizma ise serotonin üzerine etki ederek endorfin sistemi etkilemesidir. Düzenli aralıklarla şeker tüketimi nükleus akkumbensinde enkefalin RNA'nın ekspresyonunda azalmaya neden olur. Bu durum endorfin üretiminin azaldığının bir göstergesidir. Şeker bağımlılığının endorfin eksikliğine karşı kompanse edebilmek için ortaya çıkan bir durum olduğu öne sürülmektedir. Sonuç: Şeker tüketiminin artışı obezite ve kardiyovasküler hastalıklar gibi hastalıkların artmasının yanında bağımlılık yapıcı etkilere de yol açmaktadır. Bu nedenle şekerin bağımlılık yapıcı etkisinin halka anlatılması ve devlet politikaları ile şeker tüketiminin azaltılmasına yönelik projeler yapılması gerekmektedir. Ülkemizde son dönemde çocuklara yönelik şekerli ürünlerin reklamının yapılmasına dair sınırların getirilmesi gibi olumlu gelişmeler olmakta ancak şeker tüketiminin azaltılması için başka projelere de ihtiyaç duyulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Şeker Bağımlılığı, Besin Bağımlılığı, Ödül Mekanizması



 


Keywords: